top of page
Blog: Blog2
Ara
  • Uzman Psikolog Damla IŞIK

Motivasyon, Ertelemek ve Zaman Algısı



Korona Virüsü’nden hem kendimizi hem de başkalarını korumak için gerekli önlemler doğrultusunda çoğumuz şu anda ya evde çalışıyor ya da izin almış durumda. Belki şimdiye kadar birçok konuda işleri birikmiş kişiler (sunum hazırlama, tez yazma, sınava hazırlanma, rapor hazırlama, zamanında evine yeterli zamanı ayıramayıp ev ile ilgili işleri yapma, taşınma sonrası kalan kolileri boşaltma vb.) şu anda evde geçirdikleri dönemi bir fırsat olarak görüyor olabilir. Bunu fırsat olarak bilmenize rağmen hala planlarınıza başlamadınız mı?

Bunu bir fırsat olarak görmenin yanı sıra, iş düzenini aynı tempoda evlerinde devam ettirmesi gereken kişiler de var. Bazıları için internet üzerinden yapılan toplantılarla zaman daha çabuk geçebilirken, belirli raporlamaları ya da yazışmaları kendi kontrolünde yapması gereken kişiler için de ev içinde motive olmada ya da odaklanmada zorluk yaşayanlar olabiliyor.


Çevremde yapmak istedikleri bir çok planı uygulamaya geçirmek isteyen ama evin içindeki rehavete yenik düşmüş bir çok insan var. Şimdiye kadar olan ertelemelerimiz zamanın yetmemesinden, yorgun olmamızdan, bazı kaynakların bize uzak olmasından, yapana kadar vakit kaybedecek olmamızdan kaynaklıyken şimdi kendi kontrolümüzde ve ritmimizde çalışmak zamanın içinde kaybolmamıza, ertelememize, modumuz düşmesine neden olmakta. Peki neden?


1. Sürekli Karar Değiştirmek: Roman Gelperin tarafından yazılan “Motivasyon Rehberi” kitabında anlatıldığı gibi, önceden verdiğimiz kararları uygulama aşamasına geçirmeden önce sorguladığımızda, her zaman bizim için en rahat olan, bizi cezbeden ve daha çok eğlendiren seçeneği tercih ediyoruz. Tam dolap raflarını yerleştirecekken, birinin “..Ya boşver bi film izleyelim; onları nasılsa yerleştirirsin..” demesi ile kendi kararımızı tekrar sorgulamamız (“..Şimdi mi yapsam sonra mı?..”), hemen bizi daha eğlenceli olan seçeneğe yöneltiyor. O yüzden verdiğimiz kararları sorgulamadan uygulamaya geçmek işleri ertelememizi engelleyecektir. (Not: Burada her alanda görev insanı olup, kendine rahatlayacak zaman ayırmayan kişileri ayrı tutuyorum.)


2. Çalışma Düzenimizle ilgili Yüksek Beklentilerimizin Olması: Gerek masa başı bir iş olsun, gerek beden kuvvetimizle yaptığımız bir iş olsun, vücudumuzun o iş üzerine aralıksız enerji harcayabileceği ve odaklanabileceği bir limit var. Bir iş yaparken aralıksız 3 saat çalışmak, bir tuvalet molası verdikten sonra tekrar akşam yemeğine kadar buna devam etmek gerçekçi bir plan değil. Bu noktada beklentilerin gerçekçi bir düzeyde tutulması sadece Korona Dönemi’ndeki karantina zamanı için değil, her zaman geçerli olan bir şey. Gün içinde yaptığımız işleri belirli aralıklarla değiştirmek ve taze gündemler belirlemek bizi daha enerjik tutacağı gibi, daha etkin çalışmamızı da sağlayacaktır. Bir saat masa başı bir iş yaptıktan sonra yarım saat raf yerleştirmek, sonrasında yapacağımız bir okumaya dönmek… Sonrasında ara vermek, sonra çalışmak sonra belki bir duş almak ya da sohbet etmek gibi. İçerikleri ve temposu farklı olan işleri içeren, aralarda kendimize eğlendirici ve rahatlatıcı molalar veren bir plan yapmak daha çok verim almamızı sağladığı gibi yapabileceğimiz kadar iş yüklenmek ertelememizi engelleyecektir.


3. Sürekli Kaygılı Olmak ve Kaygıyı Tetikleyici Yaklaşımlarda Bulunmak: “Bu işler böyle bir ortamda nasıl yapılacak, bitecek?”, “Biz nasıl bir haldeyiz?”, “Para durumumuz ne olacak?”, “Acaba her an hastalanabilir miyiz?”, “Bu karantina ne kadar sürecek?” Bu soruları hepimiz soruyoruz. Ne var ki bunlar üzerinde herhangi bir plan yapmadan bütün gün sadece düşünmek ve bütün haftamızı benzer konuşmalara ayırmak, her dakika haberleri takip etmek bizim kaygımızı yüksek tutacağı gibi, üzerine bir de “Tüm bu düşünceler yüzünden içimden bir şey yapmak gelmiyor. Şu an bu durum için kaygılanmak daha önemli” demek bizi iyi hissettirecek şeyleri yapmamızdan alıkoyacaktır. Sürekli varsayımlarda bulunmak, bizi An’dan, “şimdi”den, koparıp zaman algımızı da bozabilir. Yapmak zorunda olduğumuz işleri içimizden gelmese bile devam ettirmek, gündem dışı etkinlikler yapmak, duygu durumumuzu değiştireceği için motivasyonumuzu artıracaktır.


4. Bağımlılık Yaratıcı Aktiviteler Yapmak: İnternet üzerinden dizileri üst üste izlemek, bilgisayar ya da telefon üzerinden saatlerce oyun oynamak zaman algımızı bozabilir; farkında olmadan işlerimizi ertlememize neden olabilir. Dizilerin ya da oyunların aşamalı olması, her yeni seviyesinde merak uyandırması, bir zorluk sunması ve aynı zamanda eğlendiriyor olması, kişilerde ödül sistemini sürekli aktif tutmaktadır. Belirli bir limit koymadan sürekli hedefe ulaşma arzusu, bizi doyumsuzluğa sevk edeceği gibi bizi bu süreçte buna bağımlı yapar. Kendimizi o aktivitelerle özdeşleştirmek bizi kendimizden uzaklaştırır. Bu noktada, bize o an daha az keyif verecek zorunlu olan görevlerimizi anlık hazlar için ertelememize neden olur. Oyun ve dizi zamanın hızlı geçmesini sağlayabilir ama önemli olan aynı zamanda bize zarar vermeyecek (aşırı hareketsiz kalmak, aşırı yemek gibi), işlevsel bir şekilde zamanı geçirmektir. Aşırılığa neden olabilecek bir aktiviteye sınırlı bir süre yapmak erteleme davranışımızı engelleyecektir.


5. Sizin İçin Anlamı Olan Bir İş Yapmamak: Herhangi bir iş yapmak ve gündemi canlı tutmak, günün hızlı geçmesini sağlar. Ne var ki, insan için varoluşunda anlam bulmak önemlidir. Kendisine ya da çevresine katkı sağlamadığı aktiviteler yapmak, bazı aktivelerinin geleceğinde yatırım olarak bir karşılık bulmaması kişiyi daha depresif ve yorgun kılar. Bir amaç uğruna çalışan kişi verimli olduğunu düşünerek haz duyar. Bu dönemde yapmanız gereken işleri sizin için önemli olan bir amaca bağlamanız, onları ertelemenizi engeller.






6. Olumsuz Düşünceler:

Aşağıda belirtilen düşünceler, bizim yapacağımız bir aktiviteye başlamamızı engeller. Bunlar üzerinde derinleşmek gün içinde motivasyonumuzu düşürdüğü gibi kendimizi stresli ya da mutsuz hissetmemize de neden olur. Bu düşüncelerin derinine dalmadan, gün içinde 3 ya da 5 aktiviteden oluşan bir liste yapmak ve sorgulamadan bunlara uymak ertelememizi engelleyecektir.



7. Şu An Yapabildiğimiz Şeyler Üzerine Odaklanmak Yerine Yapamadıklarımıza Odaklanmak: “Eskiden yapabildiğim şeyleri yapamıyorum. Diğer şeyler bana o kadar keyif vermez.”, “Hayatımın kontrolü bende değil, zaten istediğim hayatı yaşamıyorum”, “Bu şekilde çalışılmaz, iş yapılmaz.” diyerek, iş ile ilgili motivasyonumuzu yine kendimize değil ama dış faktörlere, kontrol edemeyeceğimiz ve değiştiremeyeceğimiz şeylere döndürüyoruz. Bazen hayatımızdaki eksileri çıkarmak yerine artılar eklemeye çalışmak, edindiğimiz karlara odaklanmak, işlerimizi kolaylaştırır ve ertelememizi engeller.


8. Çabuk Pes Etmek ve Toleransın Gelişmesine İzin Vermemek: İç kontrolümüzün sağlanması ve güçlenmesi zaman almaktadır. Aynı zamanda yeni bir düzene uyum sağlamamız da zaman almaktadır. Zorlandığımız şeyleri bir anda aşmak yerine, işimizi ufak parçalara bölüp tamamlamak ya da her adımda çalışma süremizi biraz daha artırarak sürece alışmak için kendimize zaman tanımamız gerekir. Her gün aynı saatte ve belirli aralıklarda çalışmak, disiplin oluşturmamızı ve sürece uyum sağlamamızı kolaylaştıracaktır. İlk başta beklediğimiz süre boyunca ya da şekilde çalışamıyorsak, yapabildiğimiz kadarını kabul edip, sınırları yavaş yavaş genişletmek (aşamalı artırmak) üzerine bir plan yapmak ertelememizi engelleyecektir.



Uzm. Psikolog Damla IŞIK

67 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page